Uzm.Dr Tülay EYÜPGİLLER
Zenoöstrojenler:
Vücudumuzun kendi sentezlediği östrojenler haricinde, kullandığımız pek cok üründen östrojen benzeri etki gösteren Xeno ya da zenoöstrojen denilen maddeleri vücudumuza alırız.
Zeno Latincede ‘yabancı’ demek. Yani yabancı östrojenler. Bu maddeler östrojen benzeri etki yaptığı için vücutta östrojen fazlalığı düşündüren sonuçlar doğurur.
Coğumuz her gün yaptığımız makyaja veya kullandığımız kaplara, ürünlere kafa yormuyoruz. Koltukaltı roll-onlarda neden paraben , aluminyum içermez yazıyor, kacımız düşünüyor, ya da kacımız bunlara göre ürünleri alıyoruz?
Hergün kullandığımız ve zenoöstrojen içeren maddelere örnek olarak :
İlaçlanmış sebze ve meyveler (herbicid ve pestisidler)
Kullandığımız plastik malzemeler
Makyaj malzemeleri içindeki paraben, Alüminyum
Doğum kontrol hapları
Hava kirliliğini verebiliriz.
Östrojen fazlalığı yalnızca kadın sağlığını değil erkek sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Spermde hasar, erken püberteye yol açmak, reprodüktif sahada anormallikler , infertilite ve kadınlarda
gebelikte sorunları icermektedir.
Zenoöstrojenler doğal ve sentetik olarak ikiye ayrılır.
1-Doğal Xenoestrojenler:Fitoestrojen
Mikoestrojen
Narkotik druglar
2-Sentetik Xenoestrojenler
Bu yazımızda özellikle kozmetiklerle maruz kaldığımız xenoöstrojenleri inceleyeceğiz.
PARABENLER:
P-hidroxybenzoik asit in alkil esteri (metilparaben, etilparaben, propilparaben, n-butil paraben,
isobtil paraben ) olan parabenler insanlar tarafından kullanılan pek cok kozmetik örneğin vücut kremleri, antiperspiranlar, güneş koruyucular, losyonlar, şampuanlarda , geniş olarak antimikrobial preservatif olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte yiyeceklere de konulmaktadır. (1-2)
1984 de yapılan bir çalışmada kozmetik ürünlerde %99 paraben saptanmış. (3) Başka bir çalışmada gösterilmiştir ki ufak doz bir vücut bakım ürünüyle bile parabenler hızla ciltten emilir ve uzun dönem kullanımlarda da bu maddeler vücutta birikir. (4) 2004 de yapılan bir çalışmada meme kanseri dokusunda intact esterlerin ölçülmesiyle, uluslararası bir problem olarak önümüze çıkmıştır, (5)
Meme kanserlerinin %60 ının üst dış kadranda olması sebebiylede koltukaltına uygulanan kimyasallarla meme ca arasında ilişki olduğu fikrini doğurmuştur. (6) 2012 de sağlıklı meme dokusunda farklı alanlarda paraben ölçümü yapılmış ve propiloparabenin dış kadranda daha yoğun olduğu ama diğer parabenlerin tüm meme sahalarında eşit yoğunlukta olduğu görülmüştür. (1)
Ayrıca koltukaltı kosmetikleri kullanmayanlarda bile meme dokularında paraben bulunduğu için, diğer kullanılan kozmetiklerin emilimi ile de kaynak teşkil edebilmektedir. (1,7) Avrupa kaynaklı pek çok çalışmada parabenin idrar, kan, semen de bulunduğu gösterilmiştir.
Tabi yapılan tüm bu çalışmalara rağmen, paraben direkt meme kaserine yol açar denilememektedir. Estrojen reseptörüne bağlanarak etki etmektedir. Fakat parabenler Estrojen Reseptörüne (ER) düşük bağlanma affinitesi gösterdiği için zayıf estrojen olarak kabul edilmektedir. (8)
Paraben içeren kozmetiklerin östrojenik aktivite gösterdiğini , Danimarka’da yapılan bir çalışmada paraben içeren lavanta yağı ve tea tree yağı kullanan 3 prepübertal erkek çocukta jinekomasti görülmesi, kesilince geriye dönmesi de doğrular niteliktedir. (9)
2011 den beri Danimarka’da 3 yaş altı cocukların kullandığı ürünlerde propil ve bütil paraben içermesi yasaktır. (10)
Ayrıca esrojen reseptörü + meme kanserlere etki ettiği, negatif olan dokulara etkisi olmayacağı gibi durumlarda vardır ama hala araştırmaya acıktır.
Insan epidemiyolojik çalışmalarının sınırlı olması nedeniyle zayıf estrojen etkili ürünler meme kanseri arasındaki bağlantı hala güçlü olarak ilişkilendirilememeiştir.
Avrupa Birliğinde paraben kullanmı ürün başına %0.4 ve totalde max konsantrasyo %0.8 olarak belirlenmiştir. Amerika’da benzer şekilde davranmakta. Fakat unutulmamalıdır ki Avrupa Birliği kararı sadece tavsiye niteliğindedir ve üreticilerin bunu uygulama zorunluluğu yoktur. (7)
Fitalatlar:
Yine estrojen aktivitesi olan fitalatlar, ana olarak plastik mazemelerde, ev eşyalarında , yiyecekte, kozmetik ürünlerde (saç kozmetikleri, deodorantlar, tırnak cilaları ve losyonlarda) bulunur. (11)
İnsanlarda fitalatlar, kanda, idrarda , tükürükte, amniyotik sıvıda, anne sütünde, kordon kanında bulunmuştur. Oral yolla , dermal yolla, inhalasyonla vücuda girer.(11,12,13)
Fitalatlar, Insan ve hayvanlarda bir cok biyokimyasal prosesi etkilediği rapor edilmiştir. Spermde hasar,erken püberteye yol açmak, reprodüctif sahada anomaliler Infertilite ve Gebelikte sorunları icermektedir. (11,12,13)
FİTALAT etkisi:
Estrojen reseptörü üzerinden östrojenik etki gösterir , ayrıca tümör sunan hücrelerde hücreden hücreye komünikasyonu bozar. In-vivo ve ın-vitro çalışmalarda zayıf Estrogen etkisi olması nedeniyle ER den bağımsız yollarla meme kanseri oluşumuna etkili olduğu görüşü ileri sürülmüştür.(14)
Yine bir çalışmada idrar mono etil fitalat (MEP) düzeylerinin meme kanseri ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. (13)MEP miktarı yüksek olanlarda 2.2 kat daha fazla meme ca görülmüş. Premenaposal kadınlarda ise bu ilişki 4.13 kata kadar çıkmakta. (13)
Kozmetikte kullanılan diğer estrojenik etkili kimyasallar
Alkil Phenoller (Benzyl salisilat, benzyl benzoate)
Bütilphenil metil propional veya triklosan. (7,15)
2011 de Fransa Ulusal Meclisinde ‘paraben, fitalat, alkil fenol içeren ürünlerin alınması, satılmas ve üretilmesi yasaklansın ‘seklinde yasa tasarısı kabul edildi. (7)
Bisfenol A: (BPA)
BPA plastik sanayinde palstiğin flexibilitesini artırmak için kullanılan, kozmetikte de antioksidan olarak eklenen bir maddedir. Fizyolojik yarı ömrü çok kısadır ama sürekli cevresel maruziyet , direkt olarak insan kanı, placenta, kordon kanı, karaciğer ve sütte saptanmasını sağlamaktadır. (7,16,17)
BPA nın hormon bozucu etkisi sexüel fonksiyon ve erkeklerde bozuk hormon değerlerine sebep olmaktadır. Bu etkiler belki düşük BPA düyeyleriyle olmakta ama uzun süre sonrasında ortaya çıkmaktadır.
Erkeklerdeki potansiyel etkiler:
Hipospadias
kriptorşidizm (eğer in uterin maruziyet varsa)
Bozulmuş hormon düzeyleri
Kadınlarda erken püberteye sebep olabilir.
BPA ER-alfa ve ER-Beta ya bağlanır ve kanser hücrelerinde antiöstrojen ve kemoterapinin oluşturduğu sitotoksiteyi tersine cevirir. (7, 16, 17)
Aluminyum Tuzları:
Koltukaltı deodorantlarında aktif antiperspiran ajan olarak kullanılmakta ama aynı zamanda antiasidlerde, yiyeceklerde, aşılarda Al bazlı adjuvan olarak kullanılmaktadır.
Koltukaltına uzun dönem antiprspiran olarak Al tuzu içeren deodorantları kullanmak, memenin uzun dönem lokal maruziyetine sebep olur. /7, 15, 18,19)
Al lokal olarak emildiği ve idrarla atıldığı ve malıgn veya normal meme dokusu ile ile yapılan çalışmalarda , kana göre çok daha yüksek düzeyde Al bulunduğu saptanmıştır. (19)
2004 yılında dermal absorbe olan Al tuzlerı ile yapılan bir çalışmada , kanlarında yüksek Al düzeyi olan hastalardaki yorgunluk ve kemik ağrılarının, antiperspiranı kestikten sonra kaybolduğu görülmüş. (19-20) Yapılan bir çalışmada hayvan ve insan meme dokusunda DNA hasarı yaptığı , bu yüzden meme dokusunda genomik instabiliteye sebep olabileceği gösterilmiştir. (19) Ayrıca aynı çalışmada Al tuzlarının meme kanser hürelerinin metastaz için gerekli olan migratuar ve invazif özelliklerini arttırdığını gösterilmiştir. (19)
Antiperspiran kullanımı ve meme kanseri ilişkisi için yapılan 2 çalışmada ilişki olmadığı, (21-22) bir çalışmada ise antiperspiranları sıkça kullananlarda erken yaşta meme kanseri geliştiğine dair sonuç bildirilmiştir. (19)
Bütün bu çalışmalar, artan sayıda kozmetik firmasının bu kimyasalları kullanmamasını sağlaması acısından önemlidir. Bu yüzden bu kimyasallar, çevresel faktörler, yiyecekler evde kullanılan kaplar hava kirliliğinin hem kanser açısından hem de hormonal dengesizlikler ve verdiği zararlar acısından daha cok çalışma yapılması gereklidir. Bizim için de neyi kullanıp kullanmayacağımızı bilmek bunları satın almak veya hayatımızdan cıkarmamız çıkarmamız acısından önemlidir. .
Yapılan ya da yapılacak çalışmalardaki ana kısıtlayıcı sorun kimse steril ortmda değil ve pek cok çevresel maruziyetle karşı karşıyayız.
Kaynaklar:
1 Barr L, Metaxas G, Harbach CA, et al. Measurement of paraben con‑ centrations in human breast tissue at serial locations across the breast from axilla to sternum. J Appl Toxicology. 2012; 32: 219-232.
2 Chen J, Chang Ahn K, Gee N, et al. Antiandrogenic properties of para‑ bens and other phenolic containing small molecules in personal care prod‑ ucts. Toxicol Appl Pharmacol. 2007; 221: 278-284.
3 Elder RL. Final report on the safety assessment of methylparaben, eth‑ ylparaben, propylparaben and butylparaben. Int J Toxicol. 1984; 3: 147-209.
4 Janjua NR, Mortensen GK, Andersson AM, et al. Systemic uptake of diethyl phthalate, dibutyl phthalate, and butyl paraben following whole‑body topical application and reproductive and thyroid hormone levels in humans. Environ Sci Technol. 2007; 41: 5564-5570.
5 Darbre PD, Aljarrah A, Miller WR, et al. Concentrations of parabens in human breast tumours. J Appl Toxicol. 2004 24: 5-13.
6 Darbre PD, Harvey PW. Paraben esters: review of recent studies of en‑ docrine toxicity, absorption, esterase and human exposure, and discussion of potential human health risks. J Appl Toxicol. 2008; 28: 561-578.
7 Castelain F, Castelanin M. Parabens: a real hazard or a scare story? Eur J Dermatol. 2012; 22: 723-727.
8 Darbre PD. Underarm antiperspirants/deodorants and breast cancer. Breast Cancer Res. 2009; 11 Suppl 3: S5.
9 Henley DH, Lipson N, Korach KS, Bloch CA. Prepubertal gynecomas‑ tia linked to lavender and tea tree oils. N Engl J Med. 2007; 356: 479-485.
10 Boberg J, Taxvig C, Christiansen S, Hass U. Possible endocrine dis‑ rupting effects of parabens and their metabolites. Reprod Toxicol. 2010; 30: 301-312.
11 Crinnion WJ. Toxic effects of the easily avoidable phthalates and para‑ bens. Altern Med Rev. 2010; 15: 190-196.
12 Kay V, Chamber CH, Foster WG. Reproductive and developmental ef‑ fects of phthalate diesters in females. Crit Rev Toxicol. 2013; 43: 200-219.
13 López‑Carrillo L, Hernández‑Ramírez RU, Calafat A. Exposure to phthal‑ ates and breast cancer risk in northern Mexico. Environ Health Perspect. 2010; 118: 539-544.
14 Hsieh TH, Tsai CH, Hsu CH, et al. Phthalates induce proliferation and invasiveness of estrogen receptor‑negative breast cancer through the AhR/ HDAC6/c‑Myc signaling pathway. FASEB J. 2012; 26: 782-787.
15-Fucic A, Gamulin M, Ferencic Z, et al. Environmental exposure to xe‑ noestrogens and oestrogen related cancers: reproductive system, breast, lung, kidney, pancreas, and brain. Environ Health. 2012; 11 Suppl 1: S8.
16 Macon MB, Fenton SE. Endocrine disruptors and the breast: early life effects and later life disease. J Mammary Gland Biol Neoplasia. 2013; 18: 43-61.
17Weber Lozada K, Keri RA. Bisphenol A increases mammary cancer risk in two distinct mouse models of breast cancer. Biol Reprod. 2011; 85: 490-497.
18 Darbre PD. Aluminium, antiperspirants and breast cancer. J Inorg Biochem. 2005; 99: 1912-1919.
19 Darbre PD, Mannello F, Exley CH. Aluminium and breast cancer: Sourc‑ es of exposure, tissue measurements and mechanisms of toxicological ac‑ tions on breast biology. J Inorg Bioch. 2013; 128: 257-261.